9 Ocak 2016 Cumartesi

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN'IN RÜYASI (SON)




-Efanelerde görülen bu tip rüyaların başlıca karakterisliği yönlendirici ve teşvik edici olmalarıdır.-

                                                                   ***

Kitapta okuduğum çoğu efsanede Allah'ın bize yardımı,müjdelenen şehrimiz,şehrimizin peygamberlerin bile dilinde olduğunu gördüm. Açıkcası bizim için çok önemli olduğunu biliyordum ama tüm dünya için bukadar önemli olduğunu bilmiyordum.Yani biraz endişelenmedim değil.Sonuçta kim böyle bir şehre sahip olmak istemez.Efsanedeki gibi Peygamberimizin (s.a.v) yerleşimini söylediği bir camimiz var.Bu kitabı okulumuz okudu ve bunu okuyan herkes değerini anlamıştır.Ama mesela İstanbul'un değerinin daha iyi kavranması için çok daha farklı ve güzel etkinlikler yapabiliriz...Cennetten bir köşede yaşadığımızı birbirimize hatırlatalım ne kadar bilinçlenirsek okadar iyi. Bu güzel şehrin tadını doya doya çıkarmanız ve bayrağımızın burada sonsuza dek dalgalanması  dileğiyle..:)      




EYÜP SULTAN



-Eyüp Sultan Peygamber Efendimiz (s.a.v) Mekke'den Medine'ye göç ettiği zaman evinde ilk misafir eden sahabidir. İstanbul kuşatmasına katılmış,bu kuşatma esnasında şehit düşmüştür. Vasiyeti üzerine İstanbul surlarının dibine gömülmüştür.-

                                                                     ***

Kitabı ilk aldığımda şöyle bir göz gezdirdim ve dikkatimi çeken ilk şey Eyüb Sultan oldu.Çünkü Eyüp Sultan türbesi en çok ziyaret edilen ve sevilen zatlardan bir tanesi. Bu yüzden İstanbul'la olan ilgisini ve Fatih Sultan Mehmed'in onu bukadar önemsemesini merak ettim. Ve bu kitapta birkez daha öğrendim ki İstanbul şehir sadece bizim açımızdan değil hem diğer milletler açısından hemde Allah katında da önemli.Allah dostları bile burayı korumak için uğraşmış.Değerini daha iyi biliyorum artık

SULTAN II. BAYEZİD VE DENİZ KIZI

Ü

-Sultan Bayezid Veli tarafından yaptırılan bu camii beş yılda tamamlanmıştır.-

                                                                      ***

Bu efsane nedensizce çok hoşuma gitti.Ayrıca diğer klasik camii hikayelerinden biraz farklıydı.Denizkızının bölümü her nekadar biraz olağanüstü olsa da sonuçta bu bir efsane. En çok hoşuma giden bölüm ise sonu oldu.Hakkından fazla mal alan kişinin  malları kurşuna dönüşüyormuş.Ve geri bıraktığında ise tekrar altına dönüşüyormuş.Ozamanların adalet ve hak anlayışına şaşıyorum doğrusu. Yanlız oturduğu yerin altından koskoca hazine çıkan ve geleceği tahmin edebilen(!) kadının o anki yüz ifadesini çok merak ettim.. :)

KAPALIÇARŞI'NIN ALTINDAKİ TÜNELLER

S

-Temeli Ftaih Sultan Mehmet zamanında 1461 yılında atılan Kapalıçarşı İstanbul'un merkezinde yer alan ,66 kadar sokağı ,4.000 kadar dükkanıyla dünyanın en büyük ve en eski kapalıçarşılarından biridir.-

                                                                     ***
Ben yeraltını hep merak etmişimdir ve yeraltı ile ilgili yazılar okumayı çok severim. O yüzden bu efsane çok hoşuma gitti. Dışarısı ayrı bir güzel olan İstanbul'un birde yeraltı varmış.Görmeyi ve gezmeyi çok isterdim.Böyle mistik ve gizemli şeyler aynı zamanda beni o zamanlar yaşamay çok itiyor. Sanırım bende yeraltında olsaydım o üç cücuk gibi diğer taraflara geçmeye çalışırdım :)

AYASOFYA'DA KUTSAL KASEYLE BİRLİKTE KAYBOLAN PAPAZ



-Efsanelerde kutsal kase Ayasofya'da aranmaktadır.Aslında aranan Bizans'ın ve Ayasofya 'nın o görkemli zamanlarıdır.-

                                                                       ***

Klasik kendini avutma efsanelerinden diyebiliriz.Yok papaz kaybolmuş,kapı açılmamış, o orda saklanıyormuş, İstanbul tekrar fethedilince yine gelecek kutsal öğütlerine devam edecekmiş.Kaybolan İmparator 'da da imparator geri gelecek ve yeniden imparator olacakmış. Birşeyleri kaybedip sonradan ortaya çıkarmayı çok seviyorlarda bu işler sihirbazcılığa benzemez çünkü unuttukları birşey var
İSTANBUL ASLA ONLARA GERİ GİTMEYECEK.
Korkulacak birşey yok saklandıkları yerden çıkabilirler :) 

MİRAÇ MUCİZESİ VE AYASOFYA


 

-Hicretten bir yıl yada onyedi ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşen ;Hz.Peygamber'in(s.a.v) göğe yükselerek Allah'ın huruna kabul edilmesi mucizesidir.Efsanede halk muhayillesi Ayasofya'yı bu mucize ile birleştirmiştir.Efsane Ayasofya'nın Türkler tarafından ne derece kutsal olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemlidir.-

                                                                       ***

İstanbul şehrinin Peygamberimiz(s.a.v) tarafından müjdelendiğini ben dahil çoğu kişi biliyordur. Ama daha önce Ayasofya ile ilgili Miraç'ta behsedildiğini hiç duymamıştım.Eğer bu gerçek bir efsaneyse ne kadar şanslı olduğumuzu birkez daha anladım.Resmen cennetin bir köşesinin benzeri dünyamızda İstanbul'da. Ve çok yakınımzda.Cennetten bir köşe dedikleri bu olsa gerek. Bu kitabı okurken birçok kez burada yaşadığıma şükrettim ve şuanda  öyle. Biz Türkler olarak ne kadar şanslı olduğumuzu biliyoruz ve bize verilen bu güzel emanetleri daima kollayıp koruyacağımıza inanıyorum.
Ayasofya'ya küçükken gitmiştim bu yüzden hatırlamıyorum. Ama birkez daha oraya gittiğimde bu efaneyi hatırlayarak birkez daha bu şehirde yaşadığıma ve Türk olduğuma şükredeceğim.Cennetten gelen bir köşe olan İstanbul'u korumak ve sakınmak için elimden geleni yapacağım.


LEANDRAS VE HERO'NUN AŞKI



-Efsaneyi oluşturan motifler sadece İstanbul'daki kız kulesi için değil''Kız Kulesi'' ve ''Kız Kalesi'' adıyla anılan pek çok farklı coğrafyadaki mimari eserler için söylenen evrensel motiflerdir.-

                                                                          ***

Bu efsane bilindik iki kız kulesi efsanesinden biri.Efsane güzel ama herzaman çok güzel anılara sahiplik eden İstanbul boğazının sonu kötü olan bu efsanede böyle işlenmesi içimde bir burukluk oluşturmadı değil.Her nekadar Leandreas'ın ışık yandığında boğazı yüzerek geçmesi imkansız olsada bu aralarındaki aşkı daha kuvvetli yapıyor ve  daha efsanevi bir şekle sokuyor. Her efsane güzel sonlanacak değil ya... :)

YEREBATAN SARNICI VE MEDUSA

-I.lustiniaos devrinde çevredeki saraylara su sağlamak için yaptırılan Yerebatan Sarnıcı,İstanbul'daki en büyük kapalı sarnıçtır.-

                                                          ***

Yunan mitolojisi herzaman bana saçma ama ilgi çekici gelmiştir.Böyle olağanüstü şeyler okumayı seviyorum.Her nekadar Medusa'nın kanının uçan at olması , damlayan kanların yeryüzüne yılan olarak düşmesi çok saçma olsa da okurken ağlenceli geliyor.Aslında tam bir efsane örneği.Yani bukadar olmasada gerçekte eskiden Medusa gibi bir kadın vardır ve gerçekten de hapsedilmiştir belki...



                                                      

ADALETLE YÖNETİLEN ŞEHİR

Her Toplumun İhtiyacı Olan Adalet Üzerine Söylenmiş 11 Anlamlı Söz

-Alim Sokrat,Fatih'in önüne geçerek ''İstanbul'da kardinal şapkası görmektense,türkler'in sarığını görmeyi tercih ederim'' demiş.-

***

Osmanlı'nın bukadar uzun süre ayakta kalmasının diğer öenmli nedeni ise adalet anlayışıdır.Bu bir alim tarafından bile böyle yotumlanıyor.Bu efsaneden cidden etkilendim.Kadının o gün görevine gelmeyip kendi suçu olarak görüp zararını kendisi karşılaması beni çok etkiledi.Açıkçası dünyada şuan böyle bir adelet anlayışı gördüğüm söylenemez ama adalet ile yönetilen her ülkenin uzun süre ayakta kaldığına inanıyorum.



ESKİCİ BABA



-Fetihten önce İstanbul'a yerleşen Eskici Baba, maddi fetihten önce manevi fetihi gerçekleştiriyor,halkın gönlünü kazanıyordu.Öyle ki Eskici Baba muhasara esnasında atılan topları kerametiyle teker teker tutuyor,kucaklıyor ve kenara bırakıyordu.Buda fetihin gecikmesine sebep oluyordu.-

                                                               ***

Kitapta en çok fetih efsanelerini beğendim.Bu efsanedede Türk insanının nekadar hoşgörülü olduğunu öğrendim hem kendi ırkına hemde başka ırktan,dilden,dinden olan insanlara karşı.Bence Osmanlı'nın uzun süre ayakta kalmasının en büyük nedeni buydu.Buradada fetih gecikmiş olabilir ama bu fetihi daha sağlam kılmıştır. Çünkü önceden bir Türk oradaki insanların kalbini kazanmıştır.

DERYA ALİ BABA

 


-Derya Ali Baba15. asır velilerindendir.Adı Ali olup,İstanbul'un fethi sırasında orduda sakabaşı olarak görev yaptığı için ''Saka Ali Baba'' veya ''Derya Ali Baba'' diye meşhur olmuştur. İstanbul'da vefat etmiş,Kazlıçeşmede defnolunmuştur.-

                                                             ***

Bu efsane en çok etkilendiğim efsaneler arasında.Çünkü savaş zamanlarında sadece Türk askerimiz,yöneticilerimiz çok zeki ve askeri dehaya sahip değiller .Aynı zaman da kadınlarımız,diğer ayak işlerinde çalışanlar,aşçılar,doktorlar,hemşireler hatta halk bile olağanüstü düşüncelerle harika bir savaş stratejisini hazırlıyor.Burada da Derya Ali Baba beniçok etkiledi.Çünkü padişahın bile düşünemediği bir şeyi düşünüp askerlerin daha iyi savaşmasını sağlamış ve istese su ihtiyacının fazlasını karşılayacağını kanıtlamıştır.

ULUBATLI HASAN

-Türk askerinin cesaret ve kahramanlık timsallerinden sadece biri olan Hasan,İstanbul'un fethi esnasında surların üzerine çıkarak Türk bayrağını ilk kez surlara dikmeyi başaran yiğittir.Halk muhayyilesi İstanbul'un fethi münasebetiyle kahramanlar doğurmuş,kahramanlara dair efsaneler,nesilden nesile anlatılarak onları ölümsüzleştirmiştir.-

                                                                  ***


Ben herzaman Türk'lere Allah'ın zor durumlarda yardım ettiğine inanıyorum. Bu efsanede onun bir kanıtı. vücudünda onlarca ok olmasına rağmen bayrağı dikmiş olması insan gücüyle çok kolay değil.Ayrıca orada peygamber efendimiz(s.a.v)i görmüş.Bu gibi durumlar İstanbul'un fethinde olsun,Kurtuluş savaşında olsun tarih boyunca mucizelere tanık oluyoruz.Bence Türk insanının inancıyla başaramayacağı şey yoktur.Gücümüzün buradan geldiğine inanıyorum.




ÜSKÜDAR



-Geçmişi çok eski dönemlere uzanan ,tarih boyunca ulaşımj,konaklama,askeri üs olarak kullanılan semt, ticari açıdan da büyük önem taşımıştır.-

                                                                   ***




Ben şuan Üsküdar'da okuyorum. Yurtta kaldığım için pek fazla hertarafını gezdiğim söylenemez. Ama her çarşamba çarşı iznimiz olduğunda arkadaşlarla genellike sahile ineriz.Ve sahilin altını üstüne getirdiğimiz doğrudur.Bu yüzden Üsküdar'ın güzelliğini görmek orda kalmama rağmen benim için çok değerli.Genellikle akşam saatinde geri dödüğümüz için özellikle kışın güneşin batışını net bir şekilde görebiliyoruz. İnsanın gözünün güzelliğine dalmaması mümkün değil.Tüm denizin,camilerin,parkların,ağaçların üstü altın renginin güzelliği ile kaplanıyor.Ve efsane de de 'altın şehir' olarak anıldığını duyunca etkilendim.Bunun efsane değil tamamen gerçek olduğuna inanıyorum.Dünyanın hiçbir yerinde güneş bir semtin üzerinde bukadar güzel parlayamaz herhalde...




TOPHANE




















-Beyoğlu ilçesinde Boğaz kıyısında bulunan semt Osmanlı döneminde İstanbul'un en eski sanayi bölgesiydi-

                                                                     ***


Efsaneyi burada paylaşma sebebim çok ilgi çekici olması değil.Hatta anlayamadım bile niye böyle bir efsane olduğunu.Ama annem hep küçükken bana Beyoğlu/Tophane 'yi anlatırdı.Hala daha da aklında yaşadığı o zamanlar güzelliği kalmıştı.Ümraniye'ye geldikten sonra asıl İstanbul kokan o yerler tabiki özlenir.Ayrıca benide sık sık oralara götürüp gezdirir.Bu yüzden hayallerimdeki güzel semtlerden birisi.Fakat okuduğum efsane beklentilerimi karşılayamadığı için beni Tophane yada Beyoğlu hakkında daha farklı efsaneler araştımaya itti.

                                                                  ***

Sonradan farkettim ki bütün efsaneler kitaptaki gibi :)



HAYDARPAŞA



- Semtin en önemli sembolu olan Haydarpaşa Garı,1908'de İstanbul-Bağdat demiryolu hattının başlanıç istasyonu olarak inşa edilmiştir.Devrin Osmanlı padişahı II.Abdülhamid döneminde 30 Mayıs 1906 tarihinde yapımına başlanmış,19 Ağustos 1908'de tamamlanarak hizete girmiştir-

***


Bu efsanenin hoşuma gitmesinin sebebi Haydarpaşa'yı çok sevmemdir .Küçüklüğümden beri gemi yada vapurla önünden geçerken ihtişamına bakıp hayran kalırdım ve anneme buranınn ne için olduğunu sorardım.Bu efsaneyi de okuyunca yine gözümde güzelliği canlanıyor.Ayrıca Osmanlı'nın ihtişamıda beni etkiliyor yani bir tren garının bile bukadar göz kamaştırıcı olması... Küçükken hep bir şato olduğunu zannederdim.







8 Ocak 2016 Cuma

KARTALLARIN KURDUĞU ŞEHİR



-İmparator Konstantin bu kartalları ilahi iradenin yönlendirdiğini,yeni kuracağı kentinde Tarihi Yarımada'ya kurulmasını istediğini anlar.Bizans imparatorları Tanrı tarafından  gönderilen bu kuşların anısını yaşatmak için o günden sonra Bizans'ın simgesi olarak kabul ederler.-
                                    
                                                  ***  

Bu efsane kuruluş efsaneleri arasından hoşuma giden biri oldu. Bu zamana kadar İstanbul'da yaşamış birçok millet var ve onlarında farklı efsanelerini dinlemek,anılarını görmek hoşuma gidiyor.Bizans içinde bu kuruluş hikayesi hem mantıklı hemde şaşırtıcı.Şaşırtıcı olması benim açımdan çünkü çift başlı kartal simgesinin bir efsaneye dayanılarak simgeleştiğini bilmiyordum.

PERİLERİN ŞEHRİ


-Efsanede,İstanbul yeryüzünde insanoğlunun yaratılmasından öncede yaşanılan bir mekan olarak karşımıza çıkmakta ve İstanbul'un 'dünyanın en güzel yeri olduğu' vurgulanmaktadır.-

                                                   ***


Ben İstanbul'da yaşayan biri olarak arada sırada bu dillere destan güzelliğini düşünürüm.Belki burada yaşadığım için artık herzaman gördüğüm ama kesinlikle sıradan olmayan,mükemmel olan İstanbul'a alıştığım için çok olağanüstü bir şehir olarak gelmez.  Ama nezaman dışardan bir gözle baksam yada acaba bu ülkede bu şehirde yaşamasaydım ne olurdu diye düşünsem işte ozaman neden dillere destan ve efsanevi derecede harika bir şehir olduğunu anlarım. Bütün dünyanın böyle düşünmesi ve ulaşmak istedikleri hatta insanlıkdan önce bile vurgulanan bu harika şehir bizim olduğu için çok mutluyum.Ayrıca nekadar gururlandırıcı olduğu da aşikar.Fakat inşallah bu güzel şeklimize herzaman efsanelerdeki,hayallerdeki gibi güzel bakarız...













KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ



-Efsanelerin kendi mantığı içinde göller,ya gözyaşı yada kendisine yardımda bulunulmayan ermişin halka beddua etmesi ile oluşur-

                                                         ***


Bu efsane bana göre kitapta tabiat ile ilgili olan efsanelerin en saçmasıydı.Diğerleri bir bakımdan ilgi çekiciydi fakat burda beni düşündüren birşey oldu.Efsane olsun yada olmasın bir hikayede ermişler,dervişler hep yardım eli uzatan,olayları tatlıya bağlayarak çözen ve davranışlarıyla örnek olan kişilerdir.Allah'ın sevgisini kazanmış ve kerametler gösteren hiçbir derviş ona su vermeyen yada kötülük yapan bir halka beddua etmez.Çünkü peygamber efendimiz(s.a.v)'i örnek alarak yaşarlar.Mesela peygamberimiz çocuklar tarafından taşlandığında ve vücudunda yaralar oluştuğunda bile onlara beddua etmek yerine dua etmiştir.Bu yönden beni etkilemekten çok düşündüren bir efsane oldu.

DİKİLİTAŞ







-Sultanahmet'deki Dikilitaş'ın yanında tılsımlı bir heykel varmış bu heykelin avuçları kapandığı zaman o fiyat için ödenmiş olan fiyatın 'adil' olduğuna inanılırmış...-
                                                        
                                                               ***

Bu efsane beni çok fazla etkilemedi. Sadece malının kıymetini bilmek için ders veren bir efsane fakat daha sonra bu tılsım için bikaç bilgi edinmek  tılsımlardan bazıları ;istedim ve aslında İstanbul'da birçok böyle tılsımın olduğunu öğrendim.Ayrıca zaten kitapta bu efsaneler için ayrılmış bir bölüm var ve ben içlerinden bunu paylaşmak istedim çünkü en gerçeğe yakın ve inandırıcı Dikilitaş efsanesiydi. Yani bukadar köklü bir geçmişi olan bir bölge hakkında farklı ve ilgi çekici şeyler duymak pek zor değil. İşte tılsımlardan bazıları;

https://insanveevren.files.wordpress.com/2013/04/cemberlitas.jpg?w=587
ÇEMBERLİTAŞ
https://insanveevren.files.wordpress.com/2013/04/kiztasi.jpg?w=301
KIZTAŞI
https://insanveevren.files.wordpress.com/2013/04/burmalisutun.jpg?w=600
YILANLI SÜTÜN
https://insanveevren.files.wordpress.com/2013/04/bamya-sutunu.jpg?w=160
BAMYA SÜTÜNÜ
Her birinin Dikilitaş gibi farklı ve anlamlı bir hikayesi olduğunu öğrendim.

İSTANBUL'UN 100 EFSANESİ




Yazar:Ferhat Aslan


Öncelikle kitap bize ilk verildiğinde pek okuma isteğim geldiği söylenemez.Çünkü roman,hikaye tarzı birşey değil.Farklı tarzda bir kitap olmasına rağmen efsaneler çoğunlukla ilgi çekici olduğu için okudukça beğenmeye başladım.Kapağı ise bence farklı ama güzel.Eski bir türk sanatı olan minyatürün kullanılması  hoşuma gitti.Diğer İstanbul'u anlatan kitaplardan farklı olması bende daha çok merak uyandırıyor. Bloğumda hem iyi hem kötü yandan bana değişik gelen hikayelerini paylaşacağım.